TARİH BİR KERE YAZILIR!
Fenerbahçe Kulübü’nün, 1959 yılı öncesinde, ülkemizin farklı bölgelerinde oynanan 40’ı aşkın YEREL futbol organizasyonundan ‘beğendiklerini’ seçerek tarihine eklemeye çalıştığı bir süredir kamuoyunun gündemindedir. Ancak, hikayenin süslenerek anlatıldığı gibi bir iade-i hak öyküsü olmadığı herkesin malumudur.
Zira ne kadar ‘parlak’ anlatılırsa anlatılsın tamamen çarpıtılmış bu hikayenin arkasında, bir adamın spor yönetimindeki hazin başarısızlık öyküsünü kapatma çabası yatmaktadır.
2014 yılında ZATEN gündeme gelmiş, başta sarı lacivertli kulübün kendi yöneticileri olmak üzere camiası tarafından dahi ZATEN reddedilmiş ‘eksik şampiyonluklar’ hikayesinin, her şeyden önce camiaya gönül vermiş ve renklerinden SPORTİF başarı ve HAK EDİLMİŞ şampiyonluklar bekleyen kendi taraftarlarını incittiğini düşünüyoruz. Zira konu tam 7 yıl boyunca kulübün yönetimleri tarafından itibar görmemiş, Türkiye Futbol Federasyonu’na başvuru dahi yapılmamıştır.
Şimdi son derece manidar bir zamanda; yani ‘Fenerbahçe’yi Eski Heyecan İçin Yeni Kanla’ harekete geçirmeyi planlayan ama sportif hiçbir alanda müzesine şampiyonluk götüremeyen bir başkanın, tam da Fenerbahçe Kulübü’nü on yıllar (belki de daha fazla) sürecek bir ekonomik kefaretin altına sokan transferlerinden sonra hızlanmasını fark etmemek mümkün değildir.
Keza, bu dönem, henüz Fenerbahçe-Galatasaray maçında tribünleri dolduran, takımımızı hedef göstererek küfürler eden ‘sağlık çalışanlarının(!)’ açıklamasını halen yapmamış ve muhatap kendisi değilmiş gibi davranan bir Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve onun kurduğu kadroların gölgesine denk gelmektedir.
Bugün bir tek Galatasaray’ı etkiliyormuş gibi gözüken ve sadece bir camianın meselesi gibi yansıtılan hikâye her türlü haksızlığın, ‘Biz öyle istedik oldu!’ şeklinde onaylanmasına kapı açacak, bundan sonuçta tüm Türk Sporu mağdur olacaktır.
Spor yönetiminde başarısız bir adamın gayri meşru, gayri hukuki, gayri ahlaki çabası hem kendi camiasını hem de Türk Sporunu lekelerken, ciddiye bile alınmayacak bu mevzunun kapatılmaması da söz konusu kişinin, iş adamı kimliğini kullanarak kurmaya çalıştığı baskıdan başka bir şey değildir…
Kişisel başarısızlığının fakirliği gölgesinde ülke futbolunun şanına zarar vermek en kibar ifadesiyle utanç duyulması gereken bir durumdur.
Bu durumu, savunmak için baş vurulan yöntemleri de ciddiye almak mümkün değildir. Belirtiriz ki, Galatasaray Spor Kulübü tüzüğü gereği, doğal yönetim kurulu üyesi olması gereken Galatasaray Lisesi Müdürü’nün, Fenerbahçeli olduğunu açıklaması ve bu doğal üyelikten çekilmesinin ardından, Fenerbahçe Kulübü’nün ilişki ve çıkarlarını korumaya soyunmasını da bu nedenle hayretle ve ibretle izliyoruz…
Galatasaray Camiasının, ‘büyüklük bizde kalsın’ diyerek durumu sineye çekeceğini düşünenler bilmelidir ki; BİLİYORUZ, GÖRÜYORUZ, FARKINDAYIZ! O büyük camianın mensupları olarak, HAK EDİLMEMİŞ bir tane bile şampiyonluğun, herhangi bir takıma verilmesinin ASLA kabul edilemeyeceğini altını çizerek belirtiyoruz.
Unutmayalım ki, yoruma açık olmaksızın
TARİH BİR KERE YAZILIR…
O tarih de şu anda ulusal veuluslararası otoritelerce KABUL GÖREN müsabakalarda HAK EDİLMİŞ şampiyonlukları anlatmaktadır.